Vay arkadaş yaa!! Ne çabuk gaza gelmişim. Gerçekten mutlu
olabileceğime inanmışım falan… Aptallığıma gülüyorum şu anda. Sen kimsin ki?
Önceden yaşadığın hangi olayı referans olarak alıp bu sefer gerçekten mutlu olabileceğine
inandın? Son yazımda “Tanrı sizi çok seviyormuş.” falan yazmışım bi de utanmadan. Tanrı
sadece beni deniyormuş meğer. “Dur şunu mutlu edeyim, sonra da g*tünün üstüne
oturtayım bakalım ne olacak?” demiş resmen.
Evet… İlişkim bitti. Hayatımda “ilk kez” her şey yolunda
gidiyordu. İstediğim okulu kazanmıştım, İstanbul'a dönüyordum ve İstanbul’da
beni bekleyen çok sevdiğim bir arkadaş grubum ve sevgilim vardı. Gerçek
mutluluğun ne demek olduğunu anlamıştım hayatımda ilk defa. İlk ve son oldu
sanırım. Çünkü her şeyin mükemmel gittiği bir anda her şey yine tepetaklak
oldu. Toparlanmam gerçekten çok uzun sürdü. Yine gözlerimi pörtletircesine
ağladığım bir anda “Kendine gel kızım yaa!” dedim kendi kendime. “Sen elin oğlu
için hayattan kopacak kadar güçsüz bir kız mısın? Silkelen ve sahip
olduklarının farkına var. Hayatının en güzel yıllarını seni hiç hak etmeyen bir
hıyar için zehir etme” dedim. Toparlandım ve bir televizyon kanalında staja
başladım. Bir şeylerle uğraşmam gerekiyordu çünkü. İyi de geldi aslında. Tabii
ki bu da uzun sürmedi. Yaza doğru dedemi kaybettim. Cenazeden sonra bütünleme sınavlarım için İstanbul'a dönerken bir trafik kazası geçirdim. Bu
sebeple de nur topu gibi bir bel fıtığım oldu. 3 hafta evde yattım ve doğal
olarak sınavları kaçırdım ve sınıfta kaldım. Yaklaşık bir ay sonra kuzenimle
İstanbul’un güzide bir semtinde eve çıktık. Mutluydum yine… En azından kötü
giden bir şey yoktu. Her şey ortalama düzeyde seyrediyordu. Ama ben her şey yolundayken
hayatımın orta yerine etmezsem kat'iyen içim rahat etmez. Aşk hayatımda çalkalanmalar
oldu yine. İki sevgilinin ayrılmasına sebep oluyordum neredeyse. Durup kendime
gelmeye kadar verdim. Geldim gelmesine de… O kızın ahı mı tuttu nedir ben bir
kaza daha geçirdim. Karşıdan karşıya geçerken bir motosiklet çarptı. Yarık bir kaş
ve ufak tefek sıyrıklarla atlattım da… Farketmeden kafayı da sıyırmışım
hafiften. “Ya sabııııırrrrr” çeke çeke devam ettim hayatıma.
Neyse efendim okul başladı vs vs derken yaklaşık 3 ay önce
bir ilişkiye başladım. “Belki bu sefer olur lan” dedim. “Ay sevgilisiz yapamam
beeeenn :(“ diyen kızlardan değilim ama önceki ilişkimdeki mutluluğumu o kadar
özlemiştim ki… Tekrar o mutluluğu yakalamaya çalışıyordum kendimce. Arkadaşken
çok ama çok iyi anlaştığım o kişinin, sevgili olunca farkettiğim ve tahammül
edemeyeceğim özellikleri olduğunu farkettim. Onun da bende hoşlanmadığı bazı
özelliklerim varmış. Olabilir tabii… Kimse mükemmel değil. Kimse kimseden üstün
değil. Sadece birbirimize uymuyorduk o kadar. Ayrıldık tabii ki. Buraya kadar
her şey normal. Ben de gayet iyiyim bir
problemim yok. Ayrılmamızın üzerinden yaklaşık 3 hafta sonra Twitter’da biz
kıza çiçekli böcekli aşk tweetleri attığını gördüm. “Seni seviyorum, huzuru
sende buldum” vs vs… İşte bu benim kayışı kopardığım nokta oldu.
Beni unutması, başka birine aşık olması umrumda bile değil.
Beni sinir eden nokta insanların bu kadar çabuk, bu kadar kolay mutlu
olabilmeleri. Aşk, sevgi, mutluluk... Bunların bu kadar kolay bulunabilen şeyler olduklarını düşünmüyorum. İnsanların bunları bu kadar kolay bulmaları ya da bulduklarını zannetmeleri beni deli ediyor. İşte benim dayanamadığım durum bu!
Hayatım boyunca hiçbir konuda en yükseği hedeflemedim. Çok
fazla param olsun istemem mesela. “Olmasa da olur.” demiyorum. Komple
istemiyorum yani. Elektrik faturası yüksek gelmesin diye mum ışığında
oturabilirim. Doğalgaz faturası g*tüme girmesin diye kat kat giyinip
battaniyelere sarınabilirim. Ufacık bir şey almak için aylarca para biriktirebilirim.
Bunlar beni rahatsız etmez. Lüks evlerde de yaşamak istemiyorum. Sorunsuz bir
hayatım da olsun istemiyorum. Bazı küçük dertlerin, problemlerin insanı dinç
tuttuğunu düşünüyorum. Aynı şekilde dünyanın en mutlu insanı bile olmak
istemiyorum. Kararında mutluluk benim için yeterli. Çok sevgi bile istemiyorum
yaa. Sevgilim, arkadaşlarım beni yeteri kadar sevsinler yeter. Hal böyleyken
hala mutlu olamadığımı görüyorum ya… İşte o zaman benim balatalar yanıyor.
Geçen gece resmen
Tanrı’yla pazarlık yaptım. Belki o bana çok güzel bir kader yazdı. 10 sene sonra
dünyanın en mutlu insanı olacağım belki. Ama yemin ediyorum istemiyorum bunu.
Ben sadece hayatımın en güzel yıllarını eve kapanarak geçirmek istemiyorum
hepsi bu.
0 yorum:
Yorum Gönder